Gökteki Kale ve Hayal Gücünün Sınırları Hakkında
Gökteki Kale ya da bir diğer ismi ile Laputa; efsanevi anime ve manga sanatçısı Japon Hayao Miyazaki‘nin yazıp yönettiği bir animasyon filmi. 1986 yapımı olan film, Miyazaki hakkında neden ‘efsanevi‘ tanımlamasını kullandığımızın yaşayan delillerinden sadece biri. Aynı zamanda ünlü Studio Ghibli çatısı altında yayımlanan ilk film olma özelliğini de taşıyan Gökteki Kale; yayımlandığı yıl Animage Anime Büyük Ödülü‘nü de kazanmıştır.
Gökteki Kale (Laputa) aslında ilk olarak Jonathan Swift‘in 1726 tarihli, ünlü “Gülliver’in Serüvenleri” isimli eserinde geçen bir kavram. Laputa kitapta; manyetik kuvvet ile gökte süzülen ve aristokrat kişilerin oluşturduğu kendine özgü halkı olan bir yerleşim şeklinde tasvir edilir. Miyazaki’nin animasyonunda da Laputa çok benzer bir biçimde, gizemli bir yerleşim yeri olarak tarif edilmektedir.
Gökteki Kale’yi özel kılan şeylerden de kısaca bahsetmek istiyorum. Zira izledikten sonra hissettiklerimi paylaşmak ve bu kadar eski bir yapımın neden hala izlenebilir olduğunu vurgulamak; özellikle geçmiş çizgileri tanımayan yeni nesillerimiz için önemli bir husus diye düşünüyorum.
Gökteki Kale’yi izledikten sonra çok tatlı bir huzur hissedildiğini söylemeliyim, yapımda elbette bazı kötü karakterler ve tatsız anlar var ancak bunlar; klasik sinema yapısında olduğu gibi izleyiciye rahatsızlık ve huzursuz verme boyutlarında değil. Bunda özellikle filmde kullanılan müziklerin ve ses efektlerinin yumuşaklığının etkili olduğunu belirtmeliyim. Uzun zamandır bu kadar aksiyon ve bu kadar huzur dolu bir yapım izlediğimi sanmıyorum.
Filmin 1986‘da yapıldığını düşününce de insan ister istemez çizgilerdeki emekten etkileniyor. Gerçekten, bu kadar uzun soluklu ve bu kadar güzel bir yapımın 1986’daki imkânlarla üretilmiş olması hayranlık uyandırıcı. Filmdeki manzaralar, aksiyon sahneleri, karakterlerin mimik ve jestleri son derece hoş şekilde çizilmiş.
Bunların yanı sıra filmde gördüğümüz hayal ürünü teknolojik aletlerin bugün kullanılabilir durumda olması da başka bir ilginç yanı oluşturuyor. Özellikle korsan ekibinin kullandığı cihazların 2018 yapımı Ölümcül Makineler (Mortal Engines) filminde de görülmesi hem tebessüm ettirici hem de şaşkınlık verici bir detay. Ölümcül Makineler’in Gökteki Kale ile tek benzerliği bu da değil ancak onlardan, Ölümcül Makineler hakkında ayrıca hazırlayacağım yazıda bahsedeceğim.
Gökteki Kale esas olarak iki karakterin macerasından oluşuyor. Sheeta isimli kız ve Pazu isimli erkek çocuğun film boyunca sürüklendiği macerada onlara Muska isimli kötü karakter ve sonraları taraf değiştiren Dola ve çetesi eşlik ediyor. Bunların dışında da birkaç karakter var ancak onlarla filmi izleyerek karşılaşmanız; burada anlatmamdan çok daha hoş olacaktır diye düşünüyorum. Zira öykünün tamamlanmasında ve akışın sağlanmasında her birinin ayrı rolü var.
Filmin puanlamaları kısmından biraz bahsedelim. Bu arada, bundan sonra MetaCritic ve RottenTomatoes puanlamalarına yer vermemeyi düşünüyorum. Zira bu iki sitede karşılaştığım bazı puanlamaların gerçekten tamamen manipüle edildiği kanısındayım. Mesela daha önce incelediğim TAU isimli yapımda anlamsız şekilde %18 veren RottenTomatoes, yine Aquaman gibi yenilikçi bir yapıma 55/100 veren MetaCritic‘in hakkaniyetli davranmadığından bahsetmiştim. Daha sonra çeşitli yerlerde okuduğum düşünceler ve seyirci yorumları bu eleştirilerimde haklı olduğumu düşünmeme yardımcı oldu. Zira gerçekten, bu iki sitenin filmler hakkında gerçek hissiyatlarla yazan değil; sipariş üzerine yorumlar yapan eleştirmenlere ev sahipliği yaptığı kanısındayım. Bu nedenle bundan sonra yazılarımda referans atfı olarak varsa sadece IMDB puanlarına yer vermeyi düşünüyorum.
Gökteki Kale’nin IMDB puanı 8/10 olarak görünüyor. Ben de Deniz Humması puanı olarak 9/10 vermeyi uygun gördüm. Puan kırdığım nokta sanırım hikayenin bazı yerlerinde izleyici olarak kopukluklar yaşamam ve akışın sürdürülememesi. Bunun dışında hoşnut olmadığım bir nokta yoktu.
Bu arada; Gökteki Kale, çocuklarınız için de harika bir seçim ve güvenle izletebileceğiniz bir yapım. Gerek hayal güçlerinin gelişmesi ve gerekse çocukların dünyasına kötü etkileri olmayacak, tatlı, şahane bir animasyon. Kesinlikle tavsiye ederim.
İyi seyirler ( :