Sultan Ahmet Meydanı Anıtları ve Anlamları
Sultan Ahmet Camii, 1609 ve 1616 yılları arasında Padişah 1. Ahmet tarafından yaptırılmıştır ve o tarihten bu yana İstanbul‘un en önemli simgelerinden biri haline gelmiştir. Sultan Ahmet Camii’nde, ibadet edilen yerin iç kısmı mavi tonlarda çinilerle kaplı olduğu için yapı, yabancı kaynaklarda ‘Mavi Cami‘ (Blue Mosque) olarak da bilinir.
Sultan Ahmet Camii’nin hemen yanında da Sultan Ahmet Meydanı uzanır. Bugün ‘meydan‘ olarak isimlendirilmiş ve aynı amaçla kullanılıyor olmasına rağmen, Roma döneminde burası ‘hipodrom‘ olarak kullanılmaktaydı. Meydanın tam ortasında yer alan üç adet anıt da yine aynı hipodromdan kalmıştır.
Söz konusu hipodromu enine olacak şekilde ikiye ayıran hat üzerine yerleştirilmiş olan üç tarihi anıt bulunmaktadır. Gerçek birer kültür mirası olan bu üç anıt; şehri kutsamak, yüceltmek ve tarihi olayları anmak adına hipodroma diktirilmiş ve çağları aşarak bugüne kadar gelmiştir.
Halk arasında; İstanbul’un çeşitli yerlerinde bulunan başkaca dikilitaşlarla birlikte bu anıtların birer ‘tılsım‘ olduğuna ve şehri koruduğuna inanılır.
Bu anıtlar; meydanın Aya Sofya Camii‘ne bakan baş kısmından sonuna doğru sırasıyla; Theodosius Dikilitaşı, Yılanlı Sütun ve Örme Dikilitaş‘tır. Bunlardan dikilitaşlar göğe doğru uzanan hayli heybetli yapılar olmalarına karşılık, Yılanlı Sütun onlara nazaran oldukça zarif ve küçük, tunçtan yapılma bir anıttır.
1 – Theodosius Dikilitaşı
Bu dikilitaş, geçmiş dönemde Mısır‘da yapılmıştır. M.Ö. 1450 civarında yapıldığı tahmin edilen anıt, Mısır hükümdarlarından III. Tutmosis adına, ilk olarak Karnak‘taki Amon-Ra tapınağı önüne yerleştirilmiştir.
Anıt üzerinde Eski Mısır dönemine ait hiyeroglifler bulunmaktadır. Hiyerogliflerde Tutmosis’in, babası için Karnak’ta bir dikilitaş ve ayrıca Mezopotamya’da da bir anıt diktirdiği anlatılmaktadır. Hiyeroglifler arasında ayrıca Firavun‘u ve Tanrı Amon-Ra‘yı temsil eden figürler de bulunmaktadır.
Bu dikilitaş, İstanbul’un kurucusu Konstantin tarafından şehre getirtilmek üzere söktürülmüş fakat İstanbul’a getirilmesi henüz bilinmeyen bir sebeple oldukça gecikmiş. Konstantin’den çok sonra, I. Theodosius zamanına tekabül eden M.S. 390‘da bugünkü yerine dikilebilen anıt, asırları devirerek günümüze kadar gelebilmiştir.
Anıt, mermerden yapılmış bir blok üzerinde durmaktadır ve bu mermer parçasında çeşitli kabartmalar yer almaktadır. Bunlar arasında imparatorun hipodromda at yarışlarını seyrettiği bir sahne, anıtın bugünkü yerine dikilişini gösteren bir temsil ve diğer figürler yer almaktadır.
2 – Yılanlı Sütun (Burmalı Sütun)
Yılanlı Sütun, Sultan Ahmet Meydanı’nın Aya Sofya’ya bakan baş kısmından sonuna doğru aynı düzlemde yer alan üç anıttan ikincisidir. ‘Burmalı Sütun‘ olarak da bilinen bu anıt Meydan’da, Theodosius Dikilitaşı’ndan hemen sonra yer alır. Anıtın, diğer iki dikilitaşa göre biraz daha farklı bir öyküsü ve anlamı vardır.
M.Ö. 5. Yüzyıl’da, Platea ve Salamis zaferleri ile Persleri yenen 31 Yunan kolonisi, savaşlardan elde ettikleri ganimeti eriterek Yılanlı Sütun’u yapmışlar ve bugünkü Yunanistan‘ın Delfi kasabasında bulunan Apollon Tapınağı önüne yerleştirmişlerdir. Anıt, birbirine sarılarak göğe yükselen, gövdelerinin üzerinde 31 Yunan kolonisinin ismini taşıyan üç adet yılandan oluşur ve orijinal halinin en tepesinde de bu üç yılanın başı bulunur. Osmanlı döneminden kalma minyatürlerden, anıtın tepesinde bulunan yılan başlarının 16. YY’a kadar mevcut olduğu anlaşılmaktadır. Zira çizilen minyatürlerde bu üç yılan başının yer aldığı görülmektedir. Ancak maalesef bugün anıtın tepe kısmı; yani yılan başları mevcut değildir ve akıbetleri de bilinmemektedir. Yalnızca üç yılandan birine ait üst çene, 19. YY’da yapılan bir araştırmada ele geçirilmiş ve halen İstanbul Arkeoloji Müzesi‘nde sergilenmektedir.
Anıtın bugünkü Sultan Ahmet Meydanı, geçmişteki Roma Hipodromu‘na dikilişi de yine İmparator Konstantin’in arzusu üzerine olmuştur. Kurmuş olduğu yeni şehri yüceltmek, kutsamak ve tarihi olayları anmak adına Yunanistan’dan getirtip diktirdiği bu anıt da günümüze kadar gelmeyi başarmış bir diğer tarih hazinesidir.
3 – Örme Dikilitaş
Sultan Ahmet Meydanı’nda yer alan anıtların sonuncusu, Örme Dikilitaş‘tır. Kesme taşlardan örülen ve Evliya Çelebi‘ye göre şehrin tılsımlarından biri olan anıtın yapım tarihi tam olarak bilinmemektedir. Ancak anıtın temelinde bulunan mermere işlenmiş kitabede; M.S. 10. YY’da, İmparator 7. Konstantin ve oğlu Romanos tarafından onarıldığı yazılıdır.
Söz konusu kitabe metninde; ‘Bu dört köşeli, heybetli ve harika anıt zamanla harap olmuşken, şimdi İmparator Konstantin (VII) ile devletin şanı olan oğlu Romanos tarafından önceki görüntüsüne nispetle daha iyi duruma getirildi. Rodos Kolosu (Rodos Adası girişinde yer alan Rodos Heykeli‘nden bahsediyor) harikulade idi, bu bronz anıt ise hayranlık yaratmaktadır‘ ifadeleri yer almaktadır.
(Rodos Heykeli’nin yenilenmesi ile ilgili Deniz Humması yazısını okumak için tıklayınız.)
Kitabe metninden de anlaşılabileceği üzere anıt bir dönem değerli plakalarla kaplıymış ancak anıtın üzerinde yer alan bu plakaların ve ayrıca tepesinde bulunan kürenin, tarihe ‘hedefini şaşıran sefer‘ olarak geçen Dördüncü Haçlı Seferi‘nde yağmalandığı düşünülmektedir.
Bu üç harika kültür mirasını, Sultan Ahmet Meydanı’nda rahatlıkla ziyaret edebilir, binlerce yıllık tarihe çok yakından şahit olabilirsiniz.
Kaynak :
Dünya Mirası Yazıtları – İstanbul Büyükşehir Belediyesi
Apollon Tapınağı ve Yılanlı Sütun – Bluepoint.gen.tr