Netflix’in Türk Dizisi Nasıl Olmalı, Nasıl Olmamalı
Geçtiğimiz yıllarda ülkemiz sınırları içerisine giren dünyanın en büyük online streaming uygulamalarından bir tanesi olan Netflix, bir senenin ardından yerli Netflix Original Series yapmaya karar verdi. Bu dizinin yapımcı şirketi olarak da Vatanım Sensin, İstanbullu Gelin ve Pretty Little Liars‘ın uyarlaması olan Tatlı Küçük Yalancılar‘ın yapım şirketi olan O3 Medya ile anlaştılar.
Bünyesinde Daredevil, Black Mirror, Stranger Things ve son döneme damgasını vuran 13 Reasons Why gibi yapımlar bulunduran Netflix işin içinde olunca heyecanlanmamak elde değil. Çekilecek yeni yerli dizimizin de bu tatlarda olması en büyük umudumuz dizi seyircileri olarak. Yıllarca 1.5 saat süren, sürekli aşk üçgenleri dönen, buram buram ajitasyon kokan, Yeşilçam‘dan bu yana değişmeyen “zengin kız fakir erkek” formüllü dizilerden gına geldi. Netflix’in bu yerli dizisi BluTv ve Puhu Tv ile değişim sancıları çeken dizi sektörümüze yeni bir soluk getirebilir ve artık hem izleyiciyi hem de oyuncu ve senaristleri biraz olsun rahatlatabilir.
Netflix’in bu yerli dizisinin nasıl olmaması gerektiğini söyledik peki nasıl olmalı? Daha garantici olmak için daha önce çekilmiş kendi kitlesini oluşturmuş fakat tv ekranlarına çok fazla dayanamamış Leyla İle Mecnun, İşler Güçler, Kardeş Payı gibi absürt komedi, yerli CSI Kanıt veya oryantalizm esintileri olan Behzat Ç. gibi polisiye işler olabilir. Benim gönlümden asıl geçen ise çok fazla denenmemiş ve bu topraklardan olan şeylerin denenmesi yönünde. İslam öncesi ve İslam sonrası birçok destanlar var bu topraklarda; bunlar dizileştirilebilir. Mesela Ergenekon veya Yaradılış. O da olmazsa Dede Korkut Hikayeleri veya İslamiyet Öncesi Türk Mitolojisi.
Bu topraklar dizileştirilebilecek, beyaz perdeye aktarılabilecek yüzlerce belki binlerce hikaye barındırıyor. Yerli dizi sektörümüz bunlardan yıllarca faydalanmadı belki Netflix faydalanabilir, umarım faydalanır da.