Spectre
Hızlı bir giriş yapalım.. Konusu çok iyi ama senaryosu saçma hatalarla dolu, “olmamış” film. Gerçekten “olmamış”.
Daniel Craig ile çekilen dört Bond filmi aslında hep birbirini takip eden bir seriyi oluşturdu;
Casino Royale (2006): konuyu başlattı. Bond gerçekten bir kadına aşık oldu. Sonunda kadının kötü tarafla çalıştığını ama son anda yine de onun hayatını kurtarmak için kendini feda ettiğini öğrendi. Film, kesinlikle dörtlemenin en iyisi idi.
Quantum of Solance (2008): Dörtlemenin açık ara en kötüsüydü. Müzikleri de ne yazık ki başarısızdı. Bond, sevdiği kadını öldürenlerin peşine düşmüş ve sonunda intikamını almıştı. Bu filme, ana konunun “girişi” de desek yanlış olmaz.
Skyfall (2012): Serinin en iyi 2. filmiydi. Senaryosu gerçekten çok başarılıydı. Sadece M‘in, senaryo gereği ölüşü saçma şekilde işlenmişti. Ancak Judi Dench‘in sağlık sorunları yüzünden ekipten ayrılması nedeniyle böyle bir karar alındığı da belliydi. Film müzikleri için Thomas Newman‘ın seçilmesi son derece doğru bir karar olmuştu. Bond ‘un alışılagelen müzik kültürü açısından çok başarılı çalışmalar yapılmıştı. Özellikle Adele‘in şarkısı ile giriş fragmanı; tek kelime ile mükemmeldi. Bana göre Casino Royale kadar başarılı bir filmdi ve serinin “gelişme” bölümüydü. Sinemada iki kere izledim ve ikisinde de aynı tadı aldım.
Gelelim Spectre‘ye…
Açıkçası film bende hayal kırıklığı yarattı. Fragmanları çok daha eli yüzü düzgün ve kaliteli bir film vadediyordu.
— Spoiler içerir, izlemeyen okumasın—
Açılış sahnesi oldukça başarılıydı ancak helikopter sahnesi cidden saçma olmuş. Bir ajan, hele ki aşağıda binlerce insanın canını tehlikeye atacak şekilde o hareketleri yapmaz, Bond filmleri bu detayları es geçebilecek yapımlar değil. Spectre organizasyonu çabuk geçiştirilmiş. O kadar büyük ve tehlikeli bir örgütün merkezine giriliyor ve o kadar kolay kaçılıyor ki bu kurgu hiç inandırıcı değildi. Skyfall‘da Silva‘nın elinde esir olduğu ve kaçtığı sahneler bin kat daha inandırıcı ve mantıklıydı. Madeleine ile esir oldukları yerden kaçtıklarında kötü adamın ölmemiş olmasını bizim bildiğimiz “Bond” tahmin ederdi. Londra’ya döndüklerinde ise Madeleine’in seninle yapamam konuşması çok gereksiz olmuştu. Onu da geçtik James Bond, gecenin o saatinde bir kızı tek başına bırakmaz. Kötü adamların onu kaçıracağı çok ama çok barizdi. Bunlar Sam Mendes‘in filmlerine yakışmayacak hatalardan sadece bazıları.
Ayrı bir konu olarak Madeleine de güzel bir karakter ama bir Vesper Lynd değil. Ne yazık ki onun karizması Madeleine’de yok. Monica ablamız ise sadece konu mankeni olarak kalmış ve bence harcanmış. Gerçi o, yıllar önce Bond kızı olmalıydı ama neyse..
Müziklere gelecek olursak Sam Smith‘in şarkısı, Bond şarkıları arasında benim için açık ara en başarısız olanı. Bu kadar kötü bir şarkıya Altın Küre ödülü verilmesi ise ayrı bir komedi. Fragman ise maalesef çok başarısız. Dörtlemenin diğer filmlerine göndermelerle dolu olmasına rağmen üstünkörü ve acele ile yapılmış hissi veriyor. Thomas Newman ise yine güzel müzikler yapmış ancak bazıları özensiz. Hatta filmin başında kullanılan ilk iki parça; Skyfall müziklerinin birebir aynısı. Orada geçmişle bağlantı kurulmak istediği düşünülerek hoş görülebilir. En iyi parçası ise araba kovalamaca sahnesinde olandı. Hem sahne hem müzik gerçekten başarılıydı. Fonda Roma, önde Aston Martin. Bu arada; araba gerçekten harika :).
—Spoiler içerir—
Kısacası dörtlemenin sonuç bölümü olan filmin konusu gerçekten oldukça iyi ve malzemesi bol olmasına rağmen senaryosu son derece kötü yazılmış. Dağınık ve insanı içine alamıyor. Daniel Craig 47 yaşında ve muhtemelen son kez Bond olacak. Bu filmde muhtemelen kötü tarafın intikamını anlatacak. Umarım gelecek bölümde eli yüzü daha düzgün bir Bond filmi ile final yaparlar. Muhtemelen de olur çünkü Bond serisi de Windows gibi bir iyi bir kötü olarak devam ediyor.
Daniel Craig’den sonra bana göre en iyi James Bond adayı Henry Cavill.