Maymunlar Gezegeni: Uygar Maymunlar ile Vahşi İnsanların Distopyası
İncelenen Eser: Maymunlar Gezegeni
Yazar: Pierre Bouille
Yayınevi: İthaki Yayınları
Çevirmen: S. İpek Ortaer Montanari
Çok da uzak olmayan bir gelecekte üç uzay gezgini; verimli ormanları, yaşanabilir iklimi ve temiz havasıyla Dünya‘ya fazlasıyla benzeyen bir gezegene iniş yapar. Bu gezegen her yönüyle kusursuz gözükse de aslında hiçbir şey göründüğü gibi değildir. Gerçek, çok geçmeden açığa çıkar: Bu gezegende insanlar vahşiyken, uygar maymunlar onların efendileridir. Henüz maceranın başında yol arkadaşlarından kopup tek başına mücadele etmek zorunda kalan Ulysse Mérou, bu cennet görünümlü cehennemden kurtulmanın yollarını tek başına bulmak zorundadır. Ulysse, insanlığın kurtarıcısı olmayı başarabilecek mi? Yoksa bu lanetli geleceğin son tanığı mı olacak? Maymunlar Gezegeni, insanlar gezegeninden daha insani bir satir.
Kitapta yazar, yaklaşık yarım asır öncesinde; bundan birkaç yüzyıl sonrasında gerçekleşmesi mümkün olan bir olayı oldukça akıcı ve etkileyici bir dille anlatmış. Kitabın daha ilk sayfasından konuya dalarak kendinizi, nefes kesen bir bilim kurgu ve distopyanın içerisinde buluyorsunuz. Kitabın son sayfasına kadar bazı tahminler yürütseniz bile tam olarak ilerisini göremeyeceğinizi ve kitabın sonunda Newark News’in yaptığı “Romanın şaşırtıcı finali bile tek başına dehşet verici” yorumunu destekler nitelikte büyük bir dehşete kapılıp şok yaşayacağınızı temin ederim.
Olayların bu denli yaşanabilir olması ve üstüne yazarın gerçekçi anlatımı birleşince geriye kalan şey kitabın kapağını kapattığınız an düştüğünüz boşluk oluyor. Bazı noktalarda “Yazar bunun devamını neden getirmedi?” “Eh, bunu da anlatıp diğer bölüme öyle geçseydi bari!” diyebilirsiniz ama emin olun hiçbiri, kitabın sonunda “Yok artık! Şimdi ne olacak?” sorunuz kadar cevap aramayacaktır.
Aynı zamanda filmi de çekilen bu kitabın yazarının amacı, insanları dehşete sürüklemekten çok yapılan deneylerin sonucunda neler doğabileceğini gözler önüne sermektir. Aslında bilimle ilgili gelişmelerin birçoğunun daha öncesinde kitaplarda geçiyor olması ve kitaplarda yazılanların da belirli bir noktada bilime yön veriyor olması düşüncesi, yazarın amacının dışına çıkarak okuyanlara “Acaba?” sorusunu sordurup neticesinde dehşete düşürmeye yetiyor.
Tüm bu yazdıklarımın sonucunda aklınızda “Okusam mı? Okumasam mı?” ikilemi varsa; kitaba bir şans vermenizi şiddetle tavsiye ederim. Sevgilerle.