Outlaw King, Netflix İmzalı Bir Başka Hayal Kırıklığı
2018 yapımı Outlaw King, yaşanmış bir olayı konu edinen tarihi Netflix filmi olarak çıktı karşımıza. 14. Yüzyılda geçen bir İskoç kahramanlık hikayesinin filmleştirilmiş hali olan Outlaw King; I. Robert‘ın nispeten küçük ve teçhizatsız bir ordu ile İngiliz Kralı I. Edward‘ı mağlup ettiği savaşı anlatıyor.
David Mackenzie yönetmenliğinde çekilen filmde başrolde Robert Bruce‘u canlandıran Chris Pine var. Onun yanı sıra Kral I. Edward’ı oynayan Stephen Dillane ve Robert Bruce’un eşi Kraliçe Margaret rolünde de Rebecca Robin var.
Toplamda iki saatlik bir yapım olan Outlaw King, ilk bakışta pek çok yönüyle cezbedici görünüyordu. Fragmanı, kostümleri, öyküsü gerçekten güzel bir şeyler izleyeceğimiz izlenimini doğuruyordu. Ancak konu senaryoya gelince, işler pek de umduğumuz gibi gitmedi.
Başlangıçta hızlı ve akıcı başlayan senaryo, filmin son bölümüne kadar keyifle izletti kendini. Ancak film ilerlediği halde Robert’ın hazırlandığı büyük savaş bir türlü başlamadığı için, “ikinci film olacak herhalde“ diye kaygılanmaya başladık. Çok geçmeden de bu kaygılarımızda ne kadar haklı olduğumuz gördük, çünkü ortada ikinci bir film falan yoktu. Her şey, bu iki saatin içerisine sıkıştırılmıştı ve zamanın baş kısmını hunharca kullanan senaryo, en can alıcı noktaya hiçbir şey bırakmamıştı. Film bittiğinde ekranın arkasını falan kurcalayıp “devamı nerede bunun, bu kadar mıydı?“ gibi can sıkıcı bir durumla karşı karşıya kalınabiliyor.
Tabii çok kötü bir deneyim bu. Filmin genel hatları böyle olmakla birlikte, diğer bazı yönlerinden bahsetmekte de fayda var diye düşünüyoruz. Çünkü gerçekten bahsedilmeye değer işler de var filmde. Örneğin kostümler, gerçekten kim yaptıysa ellerine sağlık. Filmin atmosferini etkileyen en büyük etmenlerden biriydi sanıyoruz. Bunda çekim kalitesinin ve oyunculukların da ciddi payı var elbette. Özellikle Robert Bruce’un eşi Margaret‘ı canlandıran Rebecca Robin izlemeye değer bir performans sunuyor. Robert Bruce’u da bu noktada es geçmemek gerek. Chris Pine, role uygun bir seçim olmuştu.
Bu yönlerine ek olarak, yukarıda bahsettiğimiz gibi senaryonun baş kısımları gerçekten güzeldi. Bu bakımdan da biraz tat vermedi değil film. Ancak maalesef tüm bunlar, filmin sonunu oldu bittiye getirmenin özrü olmaz, olamadı da. Böyle bir olay varken bu kadar ucuz bir senaryo bitimi hiç olmamış. Açıkçası saydığımız başarılı yönlere rağmen filme verdiğimiz puanın düşük olmasının tek nedeni de buydu. Çünkü bu kadar ciddi bir yapımda yan etmenlerde yakalanan başarının filmin omurgasında es geçilmesi gerçekten sinir bozucu.
Filmin çeşitli sinema sitelerinden aldığı puanlar şöyle; IMDB (7.0/10), Metacritic (59/100 Metascore, 7.2/10 Seyirci) RottenTomatoes (%63 Tomatometer, %67 Seyirci). Biz Deniz Humması olarak 5/10 veriyoruz, sonu o kadar kötü olmasa, doğru düzgün bitirseler veya en azından iki filme bölselerdi bu kadar acımasız olmazdık ama işte maalesef durum ortada.
Peki bunu tavsiye eder miyiz? Yani tarihi filmleri seviyorsanız, orta çağ atmosferi hoşunuza gidiyorsa Outlaw King’i sevebilirsiniz. Öyküden bizim kadar olumsuz etkilenseniz bile seversiniz çünkü atmosfer gerçekten çok başarılıydı. Ancak filmin senaryosundan bir beklentiniz olmasın. Tercih sizin.
İyi seyirler (: