Sarsıcı Bir Biyografi: Frida
Büyüsüne kapılmak için geç kalınan filmlerden biri Frida. Hiçbir sahnesi sıkıcı olmayan ve insanda hayranlık uyandıran biyografik bir film. Filmi izlemeden önce mutlaka Frida Kahlo’nun yaşam öyküsünü okumalısınız. Böylece taşların birer birer yerine oturduğunu göreceksiniz.
Kimdir Frida Kahlo?
Frida Kahlo, 1907 – 1954 yılları arasında yaşamış, Meksikalı bir ressam. Daha çok meşhur Ressam Diego Rivera’nın karısı olarak bilinmektedir. Özellikle otoportreleri ilgi çekmiştir. Olağan dışı bir hayata sahiptir.
Kendisini tanıdıktan sonra filmin konusuna geçebiliriz. Biyografi filmlerinde konudan bahsetmeyi çok fazla tercih etmem. Çünkü konu bellidir. Tarihe ismini yazdırmış bir insan ve onun hayat öyküsü. Ancak bahsettiğimiz kişi Frida Kahlo olunca her türlü ayrıntıyı paylaşmaya can atıyor insan.
Filmin özeti ise tek cümleyle şöyle: Frida Kahlo ve acılarla dolu hayatı…
Frida, kendisini ömür boyu sakat bırakacak bir trafik kazası geçirmiştir. Etrafındaki herkes onun bir daha yürüyemeyeceğini düşünmektedir fakat o iyileşeceğine dair umudunu asla kaybetmemiştir. Resimlere aşık olan bu kız yattığı yerden, sargılar içerisinde resim yapmaya devam eder; tavana astırdığı ayna sayesinde kendisini ve yüzüne yansıyan acılarını resmeder. Ayağa kalktığı gün gelip çattığında resimlerini ünlü ressam Diego’ya yorum yapması için götürecektir. Ve asıl hikaye o dakika başlar. Frida ile Diego arasında tutkulu bir aşk doğar. Her ikisi de birbirini ruh ikizi olarak görür. Sürekli farklı kadınlarla birlikte olmaya alışmış ve bundan vazgeçemeyen Diego, onu daima seveceğini söyler ve Frida bunu kabul eder. Evlenirler, ancak zamanla ilişkilerindeki sorunlar önü alınmaz bir hale gelir.
Frida’yı oynayan Salma Hayek sanki bu film için biçilmiş kaftanmış ve hikayeyi oldukça başarılı yansıtmış. Gerçek Frida’ya fazlasıyla benzemiş. Alfred Molina ise Diego rolünü başarıyla üstlenmiş, hatta Frida’nın tablolarındaki Diego daha çirkin bir profile sahipken, filmdeki Diego çok daha iyi görünmektedir.
O kadar yürek burkan bir hikayesi var ki Frida’nın. Hayata bakış açısı, bitmek bilmeyen acılara göğüs gerişi ve asla vazgeçmemesi, özenilesi aşkı ve tutkusu… Bedenen ve manen acılar içerisinde kıvranıyor Frida ama asla pes etmiyor. Film, onun hayatını öyle mükemmel yansıtmış ki sanki onu çok yakından tanıyan bir arkadaşı gibi hissediyorsunuz kendinizi. Baştan sona yaşadıklarını resmettiği portrelerinin de filmde yer alması harikaydı. Kendimi film boyunca bir sanat galerisinde geziyormuş gibi hissettim. İşte filmde yer alan portrelerinden bazıları:
Ağlattığı kadar da güldüren bir filmdi. Acıyı ve neşeyi bir arada yaşadık adeta. Film bittiğinde bilhassa her kadın bu filmi izlemeli diye düşünmekten kendimi alamadım. Aynı zamanda ‘’Aşk ve Acı’’ adında bir biyografi kitabı da mevcut. Eminim kitabı okumak çok daha derin hisler yaratacaktır. Henüz kitabı okumadım ve okuyanlar varsa yorumlarını film yorumu ile beraber bekliyorum.
İşte en sevdiğim alıntı:
”Hayatta başıma iki korkunç kaza geldi. Biri geçirdiğim otobüs kazası, diğeri de sensin Diego.”
Sıradışı ve ilham verici bir hayat hikayesi izlemek isteyenler için…
İyi seyirler dilerim.